loader
Bizi takip edin :

Şiddet Nedir?

Şiddet, birey üzerinde fiziksel bir gücün ya da iktidarın kasıtlı bir biçimde uygulanması sonucu psikolojik hasara, ölüme veya fiziksel yaralanmaya yol açmasıdır (Polat, 2016). Geçmişten günümüze farklı biçimlerde, farklı şekillerde kendini göstermekle beraber evrensel ve sürekli bir olgudur. Toplumlarda şiddet en çok kadın ve çocukları etkilemektedir (Akkaş & Uyanık, 2016).

Dünyada ve Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet

Dünyada ve ülkemizde “kadına yönelik şiddet” en önemli ve en fazla yaşanan sosyal sorunlardan biridir (Akkaş & Uyanık, 2016). Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirtilen istatistiklere göre kadınlar ilk cinsel birlikteliklerinin %47’sini niyet olmadan yaşamıştır. Cinayet kurbanı kadınların ise %70’i partnerleri tarafından öldürülmüştür (Karal & Aydemir, 2012). 2001-2007 yılları arasında yapılan üç farklı araştırmaya göre Nikaragua’da kadınların %52’si, Japonya’da kadınların %67’si, Washington’da kadınların %27’si, Yunanistan’daki kadınların %83’ü hayatlarının belirli bir döneminde psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılındaki raporlarına göre ise Asya’da kadınların %37’si, Afrika’da kadınların %36’sı, Amerika’da kadınların %29’u, Avrupa’da ise kadınların %25’i eşleri tarafından şiddete maruz kaldıklarını bildirmişlerdir (Başar & Demirci, 2015).

Türkiye’de 2016 yılında yapılan bir aile yapısı araştırmasına göre, ülkemizde en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesinde erkeklerin aile içi fiziksel şiddet uyguladığı ve oranın %8 olduğu saptanmıştır. Aile içi fiziksel şiddetin en az olduğu bölge ise %1 oranla Ege Bölgesidir (Dağcı & Ören, 2019). 2016 yılında yine Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucunda bölgelere göre şiddet gösterme oranları aşağıdaki haritada gösterilmektedir (Öztürk & Tapan, 2016).

Harita 1: Bölgelere göre kadına şiddet gösterme verileri derlenmiştir (Öztürk & Tapan, 2016).

Kadına yönelik şiddet, tespit edilmesi oldukça zor ve karmaşık bir olgudur. Aile içinde, yani genellikle özel alanlarda, meydana geliyor olması veya gizli tutulması başlıca sebeplerindendir. Kadına yönelik şiddetin kaynağında ataerkil aile yapısı, erkek lehine sonuçlanan bir güç dengesizliği rol oynamaktadır. Erkeklerin kadınlar üzerinde daha güçlü konumlandırıldığı toplumsal yapı, beraberinde toplumsal cinsiyete dayanan psikolojik ve fiziksel şiddeti getirmektedir (Akkaş & Uyanık, 2016).

Kadına yönelik şiddetin farklı birçok sebebi olabilmektedir. Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, madde kullanımı ve alkol bağımlılığı, kişilik bozuklukları gibi psikolojik rahatsızlıklar, şiddete maruz kalarak büyümüş olmak şiddet riskini artıran faktörlerdir.

Kadın Yönelik Şiddetin Çeşitleri

Kadına yönelik şiddetin sebeplerini kategorize edecek olursak üç gruba ayırabiliriz:

·    Biyolojik Sebepler: Bazı hormonal dengesizlikler ve çeşitli psikopatojiler.

·   Sosyal Sebepler: Bireyin yaşadığı toplumun şiddeti paylaşılan bir değer olarak görmesi ve bireyin ailesinde şiddete şahit olması, aile içi şiddeti artıran sosyal faktörlerdir. Ayrıca bireyin yaşam boyunca kazandığı niteliklerden hoşnut olmaması, yaşamsal doyum (statü ve ekonomik bakımdan) sağlayamaması diğer sebepler arasındadır.

·  Psikolojik Sebepler: Aile içindeki problemlerin bireylerde psikolojik rahatsızlıkları ve aile içindeki anlaşmazlıkları ortaya çıkarması sebeplerden biridir (Yetim & Şahin, 2008).

Kadına yönelik şiddetin türü dört grupta ele alınmaktadır:

·      Psikolojik (Duygusal) Şiddet

·      Fiziksel Şiddet

·      Cinsel Şiddet

·      Ekonomik Şiddet (Uluocak, Gökulu & Bilir, 2014).

Psikolojik (Duygusal) Şiddet: Bireyi onay, destek ve sevgi gibi temel duygusal gereksinimlerden mahrum bırakmak ve kültürel, dinsel, ırksal değerlerini aşağılamak olarak tanımlanabilir (Yetim & Şahin, 2008). Sözsel şiddet en yoğun uygulanan şiddet biçimlerindendir. Öz benliği olumsuz yönde etkiler (Öztürk & Tapan, 2016).

Fiziksel Şiddet: Şiddetin bir sindirme, baskılama olarak kullanılması asıl amaçtır. Fiziksel kuvvet gerektiren eylemleri içerir; itmek, vurmak, tokat, boğmak, bıçak, silah vb. aletlerle saldırmak (Yetim & Şahin, 2008).

Cinsel Şiddet: Cinsel davranışın tehdit ve baskın olma amacıyla kullanılmasıdır. Cinsel şiddetin var olduğunu gösteren bazı işaretler vardır; cinselliği ceza yöntemi olarak kullanmak, başka birisine ilgi göstermek, kaba kuvvet kullanarak cinsel birlikteliğe zorlamak, tecavüz veya fuhuşa zorlamak (Yetim & Şahin, 2008).

Ekonomik Şiddet: Ekonomik kaynakların birey üzerinde yaptırım amacıyla kullanılmasıdır. Ekonomik şiddet kendini farklı şekillerde göstermektedir; bireyin iş hayatına engel olma ve bireyin iş hayatındaki fırsatları değerlendirmesini, yükselmesini engellemek (Yetim & Şahin, 2008).

Kadına Yönelik Şiddetin Belirlenmesi

Kadınların birçoğu şiddet veya istismar şikayetiyle doğrudan sağlık kuruluşlarına başvurmazlar. Sağlık çalışanlarının (doktorlar, hemşireler, acil çalışanları vb.) muayene sırasında hastanın şikâyeti dışında “kırmızı bayrak” şiddet sinyallerini fark etmeleri önemlidir. Kırmızı bayrak olarak nitelendirilen belirtiler:

· Depresyon belirtileri gözlemlemek ve oldukça endişeli davranışlar.

· Şikayetiyle uyumlu olmayan ve abartılı halde bulunan fiziksel izler.

· Baş ağrısı, pelvis ağrısı, uykusuzluk, sırt ağrıları, mide sorunları gibi somatik bazı şikayetler.

· Yaralanma izleri. (Yaralanma izlerinin farklı iyileşme derecelerinde olması sürekli şiddete işaret edebilen önemli bir etkendir.)

· Vücuttaki kırık, çıkık, ezik ve yanmalar.

· Baş bölgesi, boyun bölgesi ve mide etrafı yaralanmaları.

(Yetim & Şahin, 2008)

Kadına Yönelik Şiddetin Döngüsü

Şiddete maruz kalan kadınların, şiddetin uygulandığı yeri terk etmemeleri üzerine birçok çalışma mevcuttur. Konuyla ilgili önemli çalışmalardan birisi de Walker ve Jordan tarafından 1994 yılında yapılmıştır. Şiddet döngüleri üç faza ayrılmıştır:

· Faz: Gerginlik Evresi: Kişiler arasındaki gerginliğin yükseldiği dönemdir. Şiddet bu evrede ele alınmazsa gerilim artar ve şiddet davranışlarını kendini göstermeye başlar.

· Faz: Şiddet Evresi: Bu evrede gerilim kendini şiddete bırakmaktadır. Fiziksel hasarlar hafif ya da kuvvetli olarak bu aşamada kendini göstermektedir. Bireyde bu evreden sonra -yani şiddetten sonra- hâkim olan duygu, şaşkınlık ve şiddeti inkar etmektir.

· Faz: Balayı Evresi: Bu aşamada birey psikolojik olarak destek bekler haldedir, psikolojik desteğin genelde partneri tarafından verildiğini görmektedir. Genelde bu aşamada gösterilen psikolojik destek, karşı tarafa şiddetin sona erdiği düşüncesini aşılamaktadır. Sonrasında bu aşamada şiddetin sorumluluğunu üzerine alıp ilişkiye devam kararı verilmektedir (Köse & Beşer, 2007).

Kadına Yönelik Şiddeti Önleme ve Şiddetten Korunma Yöntemleri

Dünyadaki farklı ülkelerde yapılan çalışmalara göre kadına şiddet çoğu ülkede görülen bir sosyal sorun olmasına rağmen kadına şiddetin rastlanmadığı ülkeler de bulunmaktadır. Buna göre kadına şiddeti önlenemez veya ortadan kaldıramaz görmek doğru olmaz. Önlemekten ziyade kadına yönelik şiddetin risk ve değerlendirme çalışmaları toplum tarafından desteklenmelidir.

Şiddet olgusunu önlemek için birinci adım toplumun bu olgunun varlığını kabul etmesidir. Olguyu önlemek için yapılacaklar tek taraflı olmamalıdır, kadın ve erkeğin birlikte katılımı sağlanmalıdır. Evlilikler için danışmanlık hizmetleri toplum tarafından normalleştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Hizmetlerin farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ailelere göre düzenlenmesi de oldukça önemlidir (Yetim & Şahin, 2008).

Şiddeti önlemek için toplum kadar toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin de önemi yadsınamaz. Aile içindeki bireyler eksik yönleriyle kendini tanımalıdır. Çocuklara eğitim adı altında şiddet uygulanmamalı, çocuğun yanında türü fark etmeksizin aile içi şiddete asla başvurulmamalıdır. Her aile bireyine karşı cinsin düşünme tarzları, bireysel düşünce farklılıklarına saygı duymanın gerekliliği anlatılmalıdır. Toplumsal olarak farkındalığımızı kazanmak için öncelikle aile içindeki farkındalık ve aile içi şiddetin önüne geçmek oldukça önemlidir (Özcan & Kırca, 2016).

Özetleyecek olursak, kadına yönelik şiddet dünyada ve Türkiye’de oldukça fazla rastlanan sosyal bir sorundur. Kadına yönelik şiddet olgusunun azalması veya tamamıyla yok edilmesi için yapılması gereken başlıca şeyler bu olgunun varlığını kabul etmek ve bunun sosyal bir sorun olduğu konusunda toplumu bilinçlendirmektir. Toplumu bilinçlendirme asıl olarak ailede başlamalıdır. Devlet tarafından kadınlar ekonomik, siyasi ve eğitim alanlarında desteklenmelidir, istihdam olanakları artırılmalıdır. Kadınlar bilinçlendirilmeli ve hakları konusunda aydınlatılmalıdır. Kadın-erkek eşitliği olgusu hem kadınlara hem erkeklere aşılanmalıdır.

Kadına yönelik şiddet çift taraflı bir olgudur, dolayısıyla kadınlar kadar erkekler de aydınlatılmalı ve bilinçlendirilmelidir. Bireysel olarak verilen öfke kontrolü desteği ve psikolojik destek yaygınlaştırılmalıdır. Aile ve evlilik danışmanlığı hizmetinin her sosyo-ekonomik düzeydeki aileye ulaştırılması gerekmektedir.

Kaynakça

Polat, O. (2016). Şiddet. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 22(1), 15-34.

Akkaş, İ. & Uyanık, Z. (2016). Kadına Yönelik Şiddet. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 6(1), 32-42.

Yetim, D. & Şahin, M. (2008). Kadına yönelik şiddete yaklaşım. Aile Hekimliği Dergisi, 2(2) 48-52.

Karal, D. & Aydemir, E. (2012). Türkiye’de kadına yönelik şiddet. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (Uşak raporları. No:12-01).

Başar, F. & Demirci, N. (2015). Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet. Kadın Sağlığı Hemşireliği Dergisi2(1), 41-52.

Dağcı, S. & Besey, Ö. (2019). Cinsiyet Eşitsizliği, Kadına Yönelik Şiddet ve Sağlık Çalışanlarının Yaklaşımı. Zeynep Kâmil Tıp Bülteni50(4), 236-240.

Uluocak, S., Gökulu, G. & Bilir, O. (2014). Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Stratejik Bir Başlangıç Noktası: Partner Şiddeti. Journal of Human Sciences11(2), 362-387.

Öztürk, Ö., Öztürk, Ö. & Tapan, B. (2016). Kadına yönelik şiddetin kadın ve toplum sağlığı üzerine etkileri. Sağlık Akademisyenleri Dergisi3(4), 139-144.

Köse, A. & Beşer, A. (2007). Kadının değiştirilebilir yazgısı “şiddet”. Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi10(4), 114-121.

Özcan, Ş. & Kırca, N. (2017). Çözülemeyen sorun: kadina yönelik aile içi şiddet ve hemşirenin rolü. Balıkesir Sağlık Bilimleri Dergisi6(2), 87-96.

Bir yanıt yazın

Email adresiniz gizli tutulacaktır. Lütfen gerekli alanları doldurunuz.*

Uyarı

PsikoStep; yaşanan tüm problemlere cevap veren bir hizmet değildir.

Hızlı Bağlantılar

Copyright 2023 – PsikoStep Tüm Hakları Saklıdır.